14 Ağustos 2015 Cuma

GAZİANTEP..muhteşem bir lezzet ve keşif noktası ..


3 günlük Gaziantep gezisinde yedik, içtik, gezdik,  gördük, hem gözümüz gönlümüz açıldı, hem de  midemiz bayram etti diyebilirim… Güneydoğu Anadolu Bölgesinin bu güzel ve de özel şehri oldukça eski bir geçmişe sahip, kendine has tarihi dokusu ve muhteşem mutfağı ile hem yeni yerler keşfetmek, hem de doyumsuz tatlar denemek isteyenler için mükemmel bir adres..




Zeugma Müzesi ve  benzersiz dev mozaikleri, tarihi hanları, camileri, Bakırcılar Çarşısı, Bey Mahallesi’ndeki eski Antep evleri gezilecek yerler arasında ilk sırada…  Antep aynı zamanda müzeler cenneti bir şehir, adım başı  bir müzeye rastlamanız mümkün. Atatürk müzesi, oyuncak müzesi ,mutfak müzesi, savaş müzesi, anı müzesi, cam eserler müzesi bunlardan bazıları..



Zeugma Mozaik Müzesi
Mozaik müzesine Antep’teki ilk günümüzü ayırdık.. Müze kartı  sahibiyseniz  giriş ücretsiz.  Müze 3 blok olarak inşa edilmiş ve 2011 yılında açılmış. 1700 metrekarelik mozaikleri ile dünyanın en büyük mozaik müzesi olma özelliğini taşımakta. Eserlerin hepsi büyüleyici. . Zeugma antik şehrinden kurtarılan dev mozaikler harika bir şekilde müzeye yerleştirilmiş.  Müzedeki mozaik eserlerin  ihtişamı bir yana  müzenin kendisi, eserlerin sunumu,  ışıklandırması  bütün olarak çok güzel  ve özenle tasarlanmış. Zeugma’yla özdeşleşmiş müzenin en gözde eseri çingene kız mozaiği  ayrı bir bölümde karanlık bir mekânda sergileniyor. İlk çıktığı yıllarda kim olduğu konusunda kesin bir tanımlama yapılamayan bu mozaiğe, figürdeki kadın resminin çingene kızlarını andırması nedeniyle Çingene Kız adı verilmiş. Mozaikteki kadın figürünü   bu kadar etkileyici yapan sanırım gözleri ve anlamlı  bakışları.. gizemli gözler nereye gitseniz adeta sizi takip ediyor… deneyin göreceksiniz:)

                    

                     
Müze  şehir merkezine uzak Halil Usta’ya  çok yakın. Gitmişken çıkışta da 1972 den beri hizmet veren  meşhur Halil Ustanın ünlü küşlemesini yemeli muhteşem kebaplarının tadına mutlaka bakmalısınız.. 
                                                   
Medusa Cam Eserler Müzesi,
Bu müze Türkiye'nin ilk özel cam eserlerini sergileyen bir müze imiş.. Müzede cam eserlerin yanı sıra bronz, toprak, altın, gümüş eserler, antikalar da görmek mümkün. Medusa Cam Eserler Müzesi üç  evden oluşan çiçeklerle dolu rengarenk cıvıl cıvıl avlusu ile farklı bir keşif noktası ..

                                                            

                                  

                             
                                             
Antepte  müzeler kadar tarihi çarşılar  ve hanlarda oldukça  çok sayıda. Antep tarihi İpekyolu üzerinde yer aldığından şehirde birçok han mevcut bunların bir kısmı restore edilmiş  çeşitli amaçlarla kullanılıyor. Gezdiklerimiz gördüklerimizden bahsedeyim biraz,

Zincirli Bedesten
Halk arasında Kara Basamaklı Bedesten olarak adlandırılan Zincirli Bedesten XVIII. Yüzyıl eseri olup Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmış, burada hediyelik eşyalar, takılar , Antep'e özgü yemenileri, kutnu kumaşını, baharatçılardan, tespihçilere biraz renk biraz tarih biraz ışıltı bulabileceğiniz birçok dükkan mevcut.. En çok ilgimi çeken dükkanlar yemeniciler oldu. Yemeni deyince kadınların başlarına bağladıkları örtüler aklınıza gelmesin, Gaziantep'te yemeni 6 asırdır devam eden bir ayakkabı zanaatı. Astarsız  elde dikilen  deri ayakkabılara yemeni, yemeni yapanlara da  "köşger" deniliyor. Eskiden herkes yemeni giyermiş. Deriden yapılan bu sağlıklı ayakkabılar yurtdışına bile ihraç ediliyormuş hatta sinema sektöründe  dönem filmlerinde kullanıyormuş. 

           

Tarihi değeri olan Kutnu, Türkiye’de yalnızca Gaziantep’te dokunan ipekli bir dokuma türü. kumaşların hammaddesi suni ipek ve pamuk ipliği. İçinde sentetik hiçbir madde bulunmadığından oldukça sağlıklı. Geçmişi çok eskilere dayanan kutnuculuk; dünyada basma sanatı yok iken, ipeğin çeşitli boyalara defalarca batırılarak, kendisine has renk ve motifler verilerek elde edilen bir dokuma türüymüş. Bu kumaşlar günümüzde  Türkiye’nin pek çok bölgesinde yöresel giysilerin yapımında kullanılırken; turistik amaçlı, çanta, terlik ve çeşitli aksesuarlarla beraber, perdelik kumaş olarak da kullanılıyormuş. Ben kutnu kumaşından yapılmış rengarenk zarif şallara ve fularlara bayıldım.

                                          

Bakırcılar Çarşısı
Geleneksel bakır işlemeciliğinin geleneksel yöntemler  kullanılarak devam ettiği, Şehrin en eski alışveriş alanı olan  bu çarşı, birbirinden güzel el işlemesi bakırlar  ve bu bakırları ince ince işleyen usta ellerdeki çekiçlerin tınılarıyla dolu büyülü bir atmosfer. Buraya girdiğinizde sanki asırlarca geriye gidip  tarihte bir yolculuğa çıkıyorsunuz..500 yıla aşkın bir geçmişe sahip olan bakır işlemeciliği, günümüzde de  babadan oğula aktarılarak devam etmekte..




                             

                                                           



Almacı Pazarı
Her derde deva kurutulmuş otlar, çeşit çeşit bitkiler ve Antepe özgü çeşit çeşit  baharat ve ürünün buluştuğu rengarenk ve baharat kokularıyla dolu bir çarşı Almacı Pazarı.

                                 

Gaziantep tarihi İpekyolu üzerinde yer alan önemli bir yerleşim noktası olduğu için  şehirde eskiden kalma bir çok han mevcut…

Zeytin han
Antep kalesi karşısında tarihi bir han. Zeytinyağı, fıstık, salça, çeşitli baharatlar, peynir ve yöresel ürünleri buradan alabilirsiniz. Hanın alt katındaki mağarayı ve zeytinyağı kuyularını görmelisiniz. 

                              

                                        
Bayazhan,
 Bir tütün tüccarı olan, Bayaz Ahmed Ağa tarafından ortağı ile birlikte, Halepli mimar ve taş ustalarına yaptırılmış. Yapımı 1904’te başlayıp 1909 yılında bitmiş. Kocaman bir avlusu bulunan hanın içerisinde yöresel ürünlerin satıldığı satış birimleri restoran, pub ve çeşitli amaçlar için kullanılan mekanlar mevcut.

                            

Gaziantep Kalesi, 
Gaziantep Kalesi, Gaziantep'in merkezindeki bir tepeye kurulmuş ihtişamlı ve heybetli bir kale.  Ne zaman inşa edildiği tam olarak bilinmiyor. Daire biçimindeki kalenin çevresi 1200 metre, duvarları taş bloklardan yapılmış ve  12 kulesi var.. Kale, günümüzde "Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi" olarak kullanılmakta. Ancak biz Kaleyi pazartesi günleri kapalı olduğu için gezemedik.
                       

Tahmis Kahvesi
1635'den beri faaliyet gösteren, Türkiye'nin en eski kahvehanelerinden biri imiş. Nargile, çay, kahve içilecek, geniş tavanlı, tarihi ahşap bir mimariye sahip tarih kokan bir mekan. Burada yabani fıstığın kavrulması ve çekilmesi ile imal edilen oldukça da faydalı olduğu  söylenen menengiç kahvesini mutlaka için. Hafif yağlı ve içimi hoş lezzetli  bir kahve. Tahmis Kahvesi şehrin keyifli sohbet ve dinlenme noktalarından birisi... 


       


                                        
                         
 
Bey Mahallesi

Bu mahallede eski antep evlerinin özgün kimliği ve geleneksel  dokusu korunarak restore edilmiş  evlerin bir kısmı cafe bir kısmı müzelere  dönüştürülmüş. Mahalledeki özgün konut dokusu  dar ve çıkmaz  sokaklar boyunca   devam ediyor. Bu özgün sokakları gezdikçe   tarihten gelen yaşam izlerinin  varlığına tanıklık ediyorsunuz.  




Dün ve bugün yitip gitmeyen bir asaletle zaman karşı koyan eski evler.. Bakımları yapıldığında nasılda dingin  huzurlu görünüyorlar..

              
             Keşke hepsi gerektiği gibi bakım görse restore edilse...Bu eski ev gibi zamanla solup gitmese...
    
                                                     



Ömer Ersoy Kültür Merkezi
Aziz Bedros Kilisesi, şehrin ortasında yer alan bir iplik fabrikasının içerisinde uzun yıllar gizli kalmış ve depo olarak  kullanılmış. Kilise,  ortaya çıkarılmasının ardından tescillenmiş  ve mülk sahibinden  alınarak  hoşgörünün  sembolü olarak  kültürel amaçlı kullanılmak üzere restore edilmiş. 

             

 Halfeti
Gaziantepteki bir günümüzü de buraya kadar gelmişken Halfetiyi de görmek lazım diye düşünerek Halfetiye ayırdık. Bir tur şirketinden günübirlik Halfeti turu satın alarak 7 kişilik bir araçla sabah  yola çıktık. İlk durağımız Zeugma antik kenti kalıntıları ve ören yeri idi. Gaziantep İli, Nizip İlçesi'nin 10 km. doğusundaki Belkıs Köyü'nde, Fırat Irmağı kıyısında, Zeugma Antik Kenti bulunuyor.. Tarih öncesi çağlardan beri kesintisiz iskan gösteren bu yerleşimin önemi, Fırat Irmağı'nın en kolay geçit verdiği iki noktadan birisinde olması imiş. Zaten "Zeugma" adı da "köprübaşı" veya "geçit yeri" gibi bir anlam taşıyormuş. Yaklaşık 1,5 saatimizi bu ören yerini gezmeye ayırdıktan sonra sağlı sollu  fıstık ağaçları arasında yolumuza devam  ederek Halfetiye  ulaştık.
Fırat'ın mavi sularına  teslim edilen saklı cennet  yada  kayıp kent olarak adlandırılan Halfeti  kesme beyaz taştan yapılmış birbirine saygılı   evleri, kıyıda sıralanmış lokantaları, turist tekneleri,  su altında kalan mahalleleri ve doğal güzellikleriyle biraz mağrur  biraz  buruk  ayakta durmaya çalışıyor. Birecik barajının suları altında kalan bu batık kenti, tekne turuna katılarak gezdik.

                           

                           

Birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve İncilin'in bir nüshasının çoğaltıldığı rivayet edilen Rumkaleyi, sular altında kalan  Savaşan Köyünü, taş evleri, camileri   yöreye özel tarihi ve doğal dokuyu biraz hayranlık biraz  hüzünle izledik . Fıratın sakin suları geçmişin bütün izlerini  sessizce örtmüş. "Dünyada siyah gülün yetiştiği tek yer" olarak kabul edilen Halfeti, sakin ve huzur veren özelliğiyle Cittaslow (Sakin Şehir) Uluslararası Koordinasyon Komitesi'nin Finlandiya'da düzenlenen toplantısında, "Sakin Şehir" ağına dahil edilmiş.
                              

                  

 

                                  

Ne yemeli... 
Sıra Antep yemeklerine ve tatlılarına geldi..Herbiri ayrı efsane diyebileceğim lezzetler… Antep’te geçmişten de gelen  çeşitli kültürlerin buluşması nedeniyle  oldukça zengin bir mutfak  oluşmuş. Gaziantep yemekleri deyince ilk akla gelen  kebap çeşitleri tabiki.. patlıcan, simit, kuşbaşı, cağırtlak, kıyma, kemeli  kıyma (“keme” antepe özgü bir mantar çeşidi imiş her mevsim bulunmuyor) soğan, sarımsak, alinazik kebabı bunlardan bazıları. Yeni dünya kebabı bile var..Lahmacun, beyran, ekşili köfte, yoğurtlu yuvarlama gibi



yemekler de ayrıca nefis lezzetler…Antep’te mutlaka gitmeniz gereken lezzet durakları arasında akla ilk gelenlerden biri de İmam Çağdaş.. Muhteşem kebaplarını, sarımsaklı  lahmacununu tatmanızı tavsiye ederim..
Şehrin bir diğer meşhur lezzeti de katmeri kuşkusuz. Katmerci Zekeriya usta bu işin üstadı. İncecik hamurun, kaymak, şeker ve bolca Antep’in o meşhur fıstıklarıyla lezzetlendirildiği sıcacık servis edilen katmer de sabah saatlerine has tatlardan. Sabah kahvaltıda yediniz yediniz  sonra  bulamıyorsunuz..
Tüm bu yöresel tatların ardından bol fıstıklı antep baklavası için midenizde yer ayırmayı ihmal etmeyin ..












Antepin hamamları sallanır külhanları 
Hosgör mahallesinin dip dibedir damları 
Ciğ köftenin adına baklavanın tadına 
Ye derler muradına....




                                                      Emine














































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder