10 Şubat 2015 Salı

AŞIKLARIN ŞEHRİ VERONA


Şehirlerin en romantiği Verona’yı mevsimlerin en romantiği sonbaharda gezdik. Verona, İtalya'nın kuzeybatısında, Milano ile Venedik'in ortasında Veneto bölgesinde yer alan, her köşesinde sanat, tarih, kültür olan, dantel gibi işlenmiş romantik yapılarıyla, mimarisi ortaçağa dayanan, Romeo ve Juliet'in, kısaca aşkın şehri…. 



Verona’ya Milano’dan trenle geçtik. Porto Nuova Tren istasyonunda indikten sonra Corso Cavour  caddesinde yer alan otelimizi bulduk ve yerleştik. Otele yerleştikten hemen sonra sonra  şehri keşfetmeye koyulduk.


                                              

                               

Verona, Unesco Kültür Mirası listesine dahil edilmiş bir şehir..Corsa Porta Borsaria'ya açılan ve  kitabesi M.S. 245 tarihli olan şehirin  sur kapısı Borsari’den  geçerek sağlı sollu küçük butiklerin ve dükkanların yer aldığı  caddeden  Verona’nın en hareketli ve en güzel meydanı olan Erbe meydanına ulaştık.

Meydan göz alıcı heykeller, renkli fresklerle süslü ve barok tarzda inşa edilmiş yapılarla çevrili. Meydanda, Roma Dönemi'ne ait  her tarafından sular akan "La fontana di Madonna" adlı çeşme, barok süslemeleriyle göz kamaştıran 15. Yüzyılda yapılmış Maffei Sarayı (Palazzo Maffei) ve üzerinde San Marco Aslanı bulunan 1523’de yılında yapılmış uzun bir sütun var. Yine meydanın orta bölümünde dört sütünlu  bir yapı mevcut...(bu yapıdaki  kelepçeye 16. yüzyılda suçlular bağlanırmış ve halkın bu suçlulara çürük meyve sebze atılmasına izin verilirmiş.) 84 metre yüksekliğindeki kule Torre Dei Lamberti ise bu güzel meydana   tepeden bakıyor. Yine meydanın ortasında pek çok hediyelik eşya satın alabileceğiniz küçük bir pazar  mevcut. Ayrıca meydanın etrafında  kahve içebileceğiniz, yemek yiyebileceğiniz güzel kafeler/restoranlar da var.








Erbe meydanını gezdikten sonra  Verona’da görülecek  yerler arasında ilk sırada yer alan Juliet'in Evini görmek için meydandan ilerledik. Bildiğiniz gibi  Shakespeare'in ünlü eseri Romeo ve Juliet’in aşk hikayesi Veronada geçiyor. Meydandan esere  konu  olan  Julietin yaşadığı (Casa di Giuiletta- Juliet'in evi) ev,  Villa Capuletiye kısa bir yürüyüşten sonra ulaşmak mümkün. Küçük bir avlusu olan  yapının önünde Juliet'in bronz bir heykeli yer alıyor.Evin içini gezmek de mümkün. Evin içindeki küçük müzede,  Shakespeare'in oyunuyla bağlantılı olan 16. ve 17. yy'a ait eşyalar, antika tablolar, freskler ve  seramikler  sergileniyor.Avluda bir de hediyelik eşya dükkanı mevcut. Bu yapının  Shakespeare'in yarattığı aşklarıyla dünyaca ünlü çift Romeo ve Juliet'le olan tarihi bağlantısından çok, turizm çalışmalarının bir eseri olduğunu söylemek belki daha doğru olur.Çünkü aşıkların gerçekten var olup olmadığı tam olarak  bilinmediği gibi  evle bağlantıları da  şüpheli..Ancak bütün bunlar  villanın balkonunda fotoğraf çektirmek ve iyi şans getirdiği inancıyla avludaki Juliet heykelinin sağ göğsüne dokunmak isteyen turistlerin bölgeye akın etmesine engel olmuyor. Biz de bu akına katıldık tabi ki :)  Evin yer aldığı avluya  girerken karşılıklı iki duvar  ve avlunun duvarları her dilden mesajlar ve binlerce  aşk notu ile dolu….  Romeo ve Juliet’in aşkı  gerçek olsun veya olmasın bu atmosferde, romantizmin ve  aşkın büyüsüne kapılmamak pek mümkün değil...


Shakespeare’in bu unutulmaz  eserini ve muazzam şiirsel anlatımını  biraz  hatırlamaya ne dersiniz?
İşte talihsiz aşıklar Romeo ve  Juliet’ten bazı  replikler,

 Romeo Juliet'ten söz ederken şöyle der; 
 Tüm göklerin en güzel yıldızlarından ikisi,
 yalvarıyorlar onun gözlerine işleri olduğundan:
 biz dönünceye dek siz parıldayın diye.
 gözleri gökte olsaydı, yıldızlar da onun yüzünde;
 utandırırdı yıldızları yanaklarının parlaklığı.
 gün ışığının kandili utandırdığı gibi tıpkı.
 öyle parlak bir ışık çağlayanı olurdu ki gözleri gökte
 gece bitti sanarak kuşlar cıvıldaşırdı.’

 ve Juliet'te Romeo yu beklerken geceye şöyle der; 
 Bana Romeo’mu ver; sonra öldüğünde al da,
 küçük yıldızlara böl onu;
 onlar göğün yüzünü öyle bir süsleyecektir ki
 bütün dünya gönül verip geceye
 tapmayacaktır artık o muhteşem güneşe...





Zavallı Juliet'in sağ göğsüne ve koluna dikkatinizi çekerim dokunulmaktan renk değiştirmiş:)
                             

Duvarlarda yer alan notlar mesajlar..Avluda da devamı  var :)

Julietin evini gezdikten sonra şehrin kuşkusuz en görkemli yapısı olan Arena’yı görmek için yola devam ettik. Şehrin bir başka güzel meydanı Piazza  Bra'ya  vardık. Bra Meydanındaki arena  M.Ö. 30'da tamamlanmış, Antik Roma  amfi-planlı gösteri merkezi...  İtalya'da bulunan üçüncü büyüklükte amfi planlı  gösteri merkezi imiş.. Zamanında burada meşhur gladyatör dövüşleri   yapılıyormuş. Kalıntı hala çok görkemli,  günümüzde fuarlar, gösteriler, tiyatro temsilleri ve opera ve konserler  için kullanılmakta. 
Bu meydan şehrin en geniş ve hareketli meydanlarından birisi. Meydanın bir  tarafında resmi binalar diğer tarafında sıra sıra cafeler ve restoranlar mevcut.  Meydanın ortasında  yer alan dairesel formdaki  parkta  yer alan heykel Victor Emmenuel  III’e ait. Buradan  Mazzini Sokağı’na yöneldik. Veronanın alışveriş kalbi bu  caddede atıyor. Çok sevimli ve sempatik bir yol üzerinde sağlı sollu dünyaca  ünlü onlarca marka ve mağaza ışıl ışıl sıralanmışlar..

             

Mazzini caddesinden tekrar Erbe meydanına geçtik  meydandaki restoranlardan birinde  nefis İtalyan lezzetleri ile karnımızı doyurduktan sonra şehrin içinden geçen Adige Nehrine giderek   kıyısındaki tarihi binaları ve eşsiz manzarayı ve Castelvecchio köprüsünü gün batımında keyifle seyrettik.. Castelvecchio (Eskikale) dedikleri ortaçağdan kalma bir kale.Kırmızı tuğladan yapılmış yapının surları  Verona'nın simgesi hâline gelen “lâle veya M”  biçimli mazgallarla kaplı. Verona'da başka yapılarda da bu biçime rastlayabilirsiniz.. Tarihî Castelvecchio Köprüsü kaleyi şehrin karşı yakasına   bağlıyor. Kalenin içindeki müze  ünlü İtalyan ressam ve heykeltıraşlarının eserlerini barındırıyor. Kaleye yakın bir bölgede de, 11. yüzyıldan kalma, değişik bir mimariye sahip olan San Fermo Kilisesi de  görülecek yerler arasında.  






Veronanın diğer bir meydanı da  Piazza Del Signori. Meydanın ortasında büyük bir Dante heykeli var. Bu nedenle burası aynı zamanda Dante Meydanı olarak da anılmakta. Dante Floransadan sürüldükten sonra bu şehre sığınmış ve burada  İlahi Komedyanın son  bölümünü yazarak şehrin yöneticisi 1.Cangrade’ye atfetmiş.


Meydana açılan  sokaklardan birinde  Roma dönemi kaldırımlarını görebilirsiniz. Verona farklı dönemlerden kiliselerle dolu,  bu civardaki  dar sokaklardan birinde Verona'da hüküm süren Scaligeri Ailesinin anıt mezarlarını ve Santa Maria Antica Kilisesini  görebilirsiniz.  Romensk mimarî usulünde yapılmış kilise  ve Gotik mimarî tarzında lahitleri  çok meşhur...



 Antika eşyalar satan bir  dükkanın vitrini... her biri ayrı güzellikteki bu zarif  porselen bibloları görünce fotoğraflamadan edemedim :)


Yemek konusunda Verona klasik bir İtalyan kenti gibi. Pizzalar  makarnalar ve risottolar oldukça güzel..
İtalyan mutfağının pizza ve makarnadan sonra en çok tanınan yemeği olan "gnocchi"  denenebilir. Ana malzemesi patates ama ıspanak, lor peyniri veya renk vermesi için değişik haşlanmış sebzeler de hamura katılabiliyor. Bunların dışında   tatlı olarak tramisu, panna cotta gibi tatlıları yiyebilirsiniz...



             Safranlı risotto





                    Pesto soslu makarna 






Yolunuz İtalyaya düşerse İtalya'da çokça içilen prosecco, aperol, soda, buz ve bir dilim portakalla hazırlanan ve çok hoş bir aperatif olan Spritzi de mutlaka deneyin derim....


Veronayı  tek kelimeyle anlatmak gerekirse "romantik" en uygun ifade olacaktır sanırım..

                                                           
  EMİNE








































  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder